İnsan bedeni mimariye ilham verir. Mimari de insan bedenine... Bir yapı olarak beden, aslında mimariye atıfta bulunur. Binalar da, şekilleriyle insana benzemeye çalışır, bedenin şeklini alır. Her iki kavram da bir hacim yaratır ve ölçülerini matematikten, geometriden alır. Kişisel alan, kamusal alan sorgulaması, her iki kavramda da yıllardan beri yapılagelir.
Bir Sanat ve Mimari Ürün Olarak Anatomi
İnsan bedeninin kendine ait bir mimari yapısı var. Kemikler, damarlar, vücut sıvıları, kanallar, sanki bir şehir planı gibi durur. Bazen grid bir plan, bazen de organik bir doku...
Vücut ve mimari arasındaki ilişkiyi en detaylı şekilde inceleyen bilim adamı Leonardo Da Vinci'nin, insan vücuduna ilgisinin temelini, figür eskizleri için incelemeler oluşturuyor. İnsanı olabildiğince canlı ve tüm hareketleri gerçeğe en yakın şekilde çizmek için dış gözlemleri yeterli görmedi. Vücudun içini de görmek, kemiklerin, kasların ve eklemlerin birbirleriyle ilişkilerini kavramak istemedi. Anatomi araştırmaları, giderek daha çok zaman ayırdığı başlı başına bir ilgi alanı haline geldi. İnsan organizmasına, çalışma prensiplerini merak ettiği mükemmel bir makine olarak yaklaştı. Aklına gelen her soruyu sormaya başladı.
Leonardo, gördüklerini çizerek açıklığa kavuşturuyordu. Kesitlerle, ayrıntılı görünüşlerle ve farklı açılardan yaptığı çizimlerle anatominin detaylarını ortaya çıkarıyordu. Çizimleri, bazı detaylardaki yanlışlıklara karşın son derece netti. Anne karnındaki bebek çizimi için bir insan kadavrasına disseksiyon yapmamış, inekleri inceleyip, oradan elde ettiği sonuçları insan anatomisine uyarlamıştı. Papa, Leonardo'nun insan kadavraları üzerinde disseksiyon yapmasını yasakladığında, dolaşım sistemi üzerine yaptığı araştırmayı devam ettirebilmek için sığır kalpleri kullanmıştır.
Ernst Neufert'in kitabı, ilk basıldığı 1936 yılından beri pek çok mimar ve şehir plancısına referans oldu. Mimarlığın alfabesi olarak da adlandırılabilecek kitapta, yapı, donanım, mekânsal gereksinim ve mekânlararası ilişkilerle ilgili şartnameler, esas ve standartlar insan ölçeğinde bina, mekân, tesisat ve ekipman boyutları yer alıyor.
Le Corbusier'in Modulor Teorisi
Le Corbusier'in "Modulor" prensibi insan bedeni ve mimarlık arasındaki ilişkiyi tarif edebilmek için verilebilir. Modulor, Fransız mimar Corbusier'in, beden ölçüleri ile ölçeklendirme yapan bir sistem. Corbusier, bu teoriyi, insan vücudunda matematiksel oranları keşfetmek ve bu bilgiyi, mimaride fonksiyon ve görünümü etkilemek üzere kullandı. Sistem tamamen insan ölçülerine dayanıyor.
Beden ve Tasarım
Bedeni ölçüt alan ya da bedene özenen mimarlık ve tasarım dünyası, bu prensiplere göre ürün tasarlıyor. Bu, her ülkeye göre de değişiyor. Çünkü, her farklı coğrafyada, insan vücudu, oranları değişiyor. Kuzey ülkelerinde (Kuzey Avrupa) boy ortalaması 1,70 metreden fazla olunca, insanların gündelik hayatlarında kullandıkları ürünler de buna göre tasarlanıyor. İskandinavya'da masalar, sandalyeler, kapılar daha yüksek tasarlanıyor. Akdeniz ülkelerinde ise beden oranları biraz daha küçülüyor ve tasarım dünyası da buna ayak uyduruyor. Afrika ülkelerinde de bu durum geçerli. Sadece beden oranları değil, burada bazen günlük yaşam kültürü de mimarlık ve tasarımı etkiliyor. Ritüelleri ve inançları doğrultusunda, belirli gruplara belirli tasarımlar yapılıyor.Uzakdoğu'ya baktığımızda ise, yine beden oranları ve günlük yaşam ritülleri ve alışkanlıkların tasarıma etki ettiğini görüyoruz. Kısa boylu ve çok çalışmayı seven Çin'liler, evlerini sadece bir barınma mekanı olarak görüyor ve çok büyük olmayan evlerde yaşıyorlar. Kapılarının ve yataklarının boyutları da, diğer ülkelerinkine kıyasla daha küçük.
4 yorum:
öğrencilik yıllarıma gittim ne titizlenirdi hocalarımız bu konuda iyiki titizlenmişler yıllar sonra bende üniverstedeki öğrencilerime aynı titizliği göstermiştim.paylaşımın için teşekkürler..sevgi ve dostlukla..
Farklı bir alanda,çok aydınlandım.Teşekkürler.
çok güzel ve bilgi verici yazı,teşekkürler..:)
Neufert i 1977 yılında almıştım. Hala kullanılıyor demekki. Çok güzel bir kaynak kitap.
Yorum Gönder