wibiya widget

27 Mayıs 2012 Pazar

İletişim Araçları ve Pazarlama İlişkisi- 2

YARATICI REKLAMLAR
Müşteri reklam izlememekle de yetinmedi. ”Bu ne biçim reklam!” da der oldu. Reklamcıların yetenekleri de tam bu sırada sivrildi işte, yeteneklileri ayrıştı.
Reklamı izlenen yaratıcılar çıktı sahneye. Bir hayli iyi de iş çıkardılar. Hepimizin sevdiği ünlüler sık sık rol almaya başladı reklamlarda. Onları sevdiğimiz için reklamları da izledik.
Evet, o reklamları izledik ama ürünlerin adını hatırladık mı ya da ürünleri de sevdik mi? 3 yıl önce yazmış olduğum bir yazıyı burada paylaşmak istiyorum (Bkz: Tekrar İzlenmek İstenen Reklamlar)

YETMEZMİŞ GİBİ BİR DE İNTERNET GELDİ
Televizyon reklamlarının izlenmemeye başlamasıyla, etkisini yavaş yavaş yitirmesi yetmiyormuş gibi bir de İnternet musallat oldu pazarlamacıların başına.
Televizyonu daha az izliyoruz artık. YouTube benzerlerinden takip ediyoruz sevdiğimiz programları.

Artık yeni mucizevi kutumuz bilgisayar. Televizyon ekranı eskidi. Bilgisayarın ve İnternet’in eğlencesi daha interaktif ve daha çekici. Oturdukları yerden yüzlerce kilometre ötedeki arkadaşlarıyla sohbet edebiliyorlar, oyunlar oynayabiliyorlar ve hatta kız arkadaş bile bulabiliyorlar.

YA CEP TELEFONLARI?
Nufus sayım sonuçlarından daha fazla cep telefonu şu an insanların cebinde. 1 tane de yetmiyor bize. Hiç elimizden düşürmüyoruz, saatlerce konuşuyoruz, onlarca kez arıyoruz, aranıyoruz. Aslında en aktif olduğumuz mecra.
Şu an bu mecrada birçok firma “Beni görün“, “Beni alın“, “İndirim yaptım” SMS’lerinden öteye geçmemiş durumda.
Oysa biz biraz önce kavga ettiğimiz sevgilimizden SMS bekliyoruz. “Sevgilim mi acaba?” diye açtığımız SMS’te “Beni al” diyen markanı görünce, sinir oluyoruz, markana da, ürününe de.
Daha yaratıcı, daha samimi bir şekilde erişmek lazım cep telefonu olan insanlara.

 PEKİ MÜŞTERİ NEREDE?
Her yerde. Yukarıda sayılan iletişim araçlarının her birinde. Ve hatta, belki de hepsini birden kullanıyor aynı anda.
Nerede olduğunu, markanızı ne kadar gördüğü, potansiyel müşteriniz mi, değil mi artık bunlar daha bilinmez durumda. Yani öyle sosyo-ekonomik sınıflandırmayla bu iş çözülebilecek gibi görünmüyor.
Televizyon ile küçük küçük gruplara ayrılan insanlar artık tek başlarınalar. Çok daha kişiseller. Kişiselleştirmeden hoşlanıyorlar. Her şeyin kendine özgü olmasını istiyorlar. Ben öyle olsun istiyorum oradan biliyorum : )

NE YAPMALI?
Tüketiciler artık tek başına. Onlara (bana da) geleneksel medya ile tek yönlü olarak ulaşıp, satışa yönlendirmek oldukça zor. Çünkü oldukça bilinçliyiz artık. Önümüzde onlarca seçenek var.
Daha önce tüketiciler tek yönlü olarak beslenmeye alışık idi. Ama şimdi oldukça interaktifler. İçerik üretiyorlar, markanız hakkında görüşlerini bildiriyorlar ve hatta önerilerde bulunuyorlar. Ve hatta ürününüz hakkında kendi evlerinde sizin için reklam bile çekiyorlar arkadaşlarıyla eğlene eğlene.
Onları yani bizi duymanız gerek. Ürünler hakkında ne düşündüğümüzü, neler istediğimizi, nelerden hoşlanmadığımızı yazıyoruz, anlatıyoruz digital ortamlarda. Bir Google araması kadar yakın düşündüklerimiz aslında (Bkz: Google Blog Search).
Sosyal ağlardayız mesela. Arkadaşlarımızla iletişiyoruz. Markanızı orada, aramızda görmek isteriz, bizimle direkt iletişimde olduğunuzu, bizi duyduğunuzu görmek isteriz. Ama arkadaşlarımızla aramıza girip “Beni al” demenizi istemeyiz.

Kısacası pazarlama taktiklerinin bir hayli yenilenmesi gerek. Bu kadar çok etkileşimli iletişim aracı var iken, eski taktikleri kullanmaya devam etmek pek etkili olamayacaktır. Geleneksel pazarlamaya ayrılan bütçelerin geri dönüşü ve verimi her geçen gün azalıyor.
İnteraktif mecralara daha büyük pazarlama bütçeleri ayırmak lazım. Bu mecraları tanımış, iyi tartmış, eğilimleri ve yeni nesil tüketicilerin tepkisini iyi analiz etmiş ajanslar ile birlikte hareket etmek gerek. Ya da pazarlama departmanlarına “sosyal medya” kavramını özümsemiş, yeni nesil yaratıcı beyinler katmak gerek.

Kaynak

8 yorum:

MullFashion dedi ki...

blogun ve postların cok güzel izlemeye aldım hepsini okuyorum bak şimdi .)

Melislicious dedi ki...

fotograf harika cidden yaratıcı olmuş

Börek Tarifleri dedi ki...

başarılarınızın devamını dilerim teşekkürler

Vanessa Mercado dedi ki...

Nice post! I'm your new Follower! I hope you'll visit my blog sometimes. Thank's! Kisses from VV!! :)

Let's Party dedi ki...

BLOĞUNA BAYILDIM :)TAKIBINDEYIM BENDE BEKLERIM:)

Cansın Tuna dedi ki...

Yazınızı çok beğendim ve bu postu okuduktan sonra içimde blogunuzu okumaya devam etme isteği uyandı.
Yorum da yazmak istedim çünkü en son 27 Mayıs'ta yazmışsınız umuyorum ki yeniden sık yazmaya başlarsınız.Çok keyifli bir blogunuz var çünkü.Ve eğer tekrar yazmanız için bu yorumum bir nebze olsun yararlı olacaksa,çok memnun olacağım :)
İyi günler.

Adsız dedi ki...

Merhaba,
Ben de sizin gibi yeni bir blog yazarıyım.Emekleriniz çok güzel.Ellerinize sağlık.
Mutlu yıllar dilerim...

Adsız dedi ki...

saat li otobüs tutacağı çok güzel fikirmiş ;)