Kabatepe-Eceabat arası yolculuğumuz yaklaşık 45 dakika kadar sürüyor ve 9.00 gibi Eceabat'ta Çanakkale'ye geçmek üzere feribota biniyoruz.Yine yarım saatlik bir feribot yolculuğu ardından boğazı geçerek Çanakkaleye ulaşıyoruz.Kara yolculuğumuz sonrası, İlk hedefimiz Geyikli Yükyeri İskelesi... Önceden bilgisini Gestaş'dan aldığımız Saat 11.00 Bozcaada feribotu için 10.30 gibi sıraya girmiş bekler durumdayız.Yine yarım saat süren feribot seferimiz ardından 11.30 gibi nihayet Bozcaada'dayız. Hayatımda ilk defa 4 saatlik bir zaman diliminde, 3 defa feribot yolculuğu yaparak bir ilke de imza atmış bulunuyorum.
Adaya yaklaşırken ilk dikkati çeken bir Venedik kalesidir. Hemen sonra, mesire yerinde sıralanan restoranlar, kafeler ve güneşte parlayan temiz beyaz evler dikkati çekmekte...Feribot, adaya ulaşır ulaşmaz ada'da hareketlenen bir kalabalık orayı bayram yeri havasına sokuyor hemen.Kavuşanlar, ayrılanlar, gülenler ağlayanlar, hüzünle karışık mutluluk yaşanıyor.İlk hedefimiz konaklayacağımız Eflatun Konukevi.Bir arkadasımıza ait olan konukevi, adanın merkezinde iskeleye sadece 5 dakika uzaklığında eski Rum mahallesinde. Konukevi denmesine ayrıca bayıldığımı ifade etmek istiyorum.Çok kibar ve zarif bir ifade bence...Türk Dil Kurumunun sözlüğündeki konukevi tanımını sizlerle paylaşmak istiyorum;
a. (konu'kevi) Resmî veya özel kuruluşların kendi görevlilerinin yararlanması için yaptırdığı konut, misafirhane.
Adını Bozcaada'da her mevsim yüzlerce açan, daracık şirin sokaklarını bir cennet bahçesine çeviren begonvillerin, sardunyaların, biberiyelerin, kekiklerin renginden alan bir konukevi... İ.Ö.3000 yıllarına uzanan tarihinin zengin yaşanmışlığıyla Heredotların, Aristoların yazılarına konular ileten Tenedos'ta bir konukevi....
Gerçekten bir misafir gibi karşılanıp ağırlanıyor, kendinizi özel hissediyorsunuz.Eşyalarımızı odamıza bırakıp, bişeyler yemek üzere merkeze gidiyoruz.Adaya özel otlardan bolca tüketip sağlıklı bir öğle yemeği ardından yüzmek üzere ayazma plajına gidiyoruz.Plajın kalabalık olması ve ince kum nedeniyle fazla keyif alamadığımız plajda serinlemenin rahatlığı ile ,yeni koylar için keşfe devam ediyoruz.Habbele plajı denen ,fazla kalabalık olmayan çok daha sakin bir koyu keşfedip,biraz da buranın keyfini çıkarıyoruz.Adaya giderseniz, denize girmek için sadece Habbele koyunu şiddetle tavsiye ediyorum.Deniz Gökçeada'daki kadar sıcak olmamakla birlikte yüzdükten sonra alışıyorsunuz.Bir süre kuruduktan sonra, adanın meşhur Rüzgar Güllerini görmeye gidiyoruz.Sesi, hızı, görselliği bizi inanılmaz etkiliyor.Eskiden santral içine girmeye izin varken 2009 yazı itibari ile giriş yasaklanmış.Şarapla pikniğe gitmeyin diye önceden uyarıyorum:)
Konukevimizde biraz dinlenip, duş aldıktan sonra geceye hazırız.Ada'nın meşhur Venedik kalesini keşfimizin ardından, İlk hedefimiz Ada Cafe...Sevgili diğer yarım'ın Odtü'den seniorlarına ait olan cafe'de tenedos şarabımız, ahtapot mücverimiz ve diğer birçok spesialleriyle keyifli bir gece geçiriyoruz. Etraftaki tezahlardan aldığımız,buzdolabı süsleri adanın meşhur Domates Reçeli, şarabı ile beraber konukevimize geri dönüyoruz.Diyorum ya konukevinde kendinizi özel hissediyorsunuz diye bize gelen ozel teklifle gecemiz ayrı bir renge bürünüyor.Yakamoz eşliğinde akvaryum koyunda şarap eşliğinde gitar dinletisi...Nasıl teklif ama! Bu arada bunca senedir mehtap ile karıştırdığımız yakamoz açıklamasını da kendisinden öğreniyoruz.Sziler için de TDK açıklmasını paylaşıyorum;
"a. 1. Denizde balıkların veya küreklerin kımıldanışıyla oluşan parıltı: 2. Biyolojik ışık üretme özelliğine sahip, akıntı ve rüzgârlarla sürüklenen ve bir şeye dokunduğunda ışık veren deniz hayvanı."
Teklifi hemen değerlendirip, üstümüzü kumsala uygun değiştirip, sevgili Konukevi sahibi Reşat abimizi araçla takip ediyoruz. Kısa bir araç yolculuğu ardından gece 01.00 gibi Akvaryum koyuna ulaşıyoruz.Yakamoz ışığı eşliğinde yanımda diğer yarım, elimde şarabım canlı gitar dinletisi ile kulaklarımızın pası siliniyor.1 saatlik keyifli bir dinleti ardından, geceyi noktalıyoruz...Bizi izlemeye devam edin:)
7 yorum:
Ne kadar guzel resimler ve yazi! Hic gormedim Bozcaada'yi, en yakin zamanda da gidesim var...
Biz geçen yıl gitmiştik Bozcaadaya ve merkezden biraz içerde bir çiftlikte kalmıştık. harika bir tatildi hala unutamadık hem adayı hem çiftliği. o hevesle bu yıl Gökçeada yaptık ama yerini tutmadı. yine de o güneyin kalabalığından ve insan rezaletinden bin kere daha iyidir.sevgiler
Merhabalar,
eflatun konukevı herkese acık degıl mı, rezervasyon gereklı mı muhakkak,zaman bellı degıl ama bende agustosda gıtmek ıstıyoruım,tşk.ler
Özge harika bir tur olmuş,bizde akvaryumdan çok memnun kalmamıştık.Daha doğrusu çocuklar denize hiç girememişti,çok üşümüşlerdi.Bizde mecburen ertesi gün adadan kaçtık :(
Bozcaada daha elit,ama Gökçeadaya göre daha kalabalık.
Sevgiler.
Sevgili Özge;
Ziyaretin icin cok tesekkurler.
Ben henüz Bozcaadayıda Gökceadayı da görmedim :(
Ama insallah en kısa zamanda görmek istiyorum, senin ve yasemin in notları cok faydalı olacak bana.
Cok detaylı anlatmıssın, ağzına sağlık.
Seni bloglines listeme ekliyorum surekli takip etmek icin :)
Sevgilerimle canım.
elizacıım,
en kısa zamanda oneririm ama gmkçeadayı da oraya kadar gitmişken görmeden gelme deriim...
ordan burdan,
devamında güneyi de yazıcam kesinlikle benim de tercihşm adalar..
beybicim,
konuk evi herkese açık.detaylar web sitesinde;http://www.eflatunbozcaada.com/2010/
pelinciim,
ben de gokceadayı daha cok sevdiim.
mügecimm,
ben de cok memnun oldum senı izliyorum:)
Seninki de keyifli bir tatil olmuş gördüğüme göre .Gökçeada da merak ettiğim yerlerden .Özellikle oranın etinin lezzetini met edenlerden gitmek isterim hep .
Sevgiler :))
Yorum Gönder