wibiya widget

5 Ağustos 2009 Çarşamba

Demre ve Üçağız Köyü!

Bugünkü yazıma dün kaldığım yerden devam... Finike'yi geçtikten sonra bir tarafımızda falezler ve ucsuz bucaksız Akdeniz, diğer tarafımızda toroslar Demre'ye dogru yola devam ediyoruz.Demre'ye eski adıyla Myra Likya'nın en önemli şehirlerinden birisi olarak bilinir. En erken sikkeler M.Ö. 3. yüzyıl tarihlenir.Detaylar için burayı tıklayın...Bölgede günümüze kalan en korunmuş yapı antik tiyatro ve bazı kaya mezarlarıdır.

Tüm bu güzelliklere ilave olarak bütün dünyada Noel Baba olarak tanınan Aziz Nicholaos, Türkiye’nin Akdeniz kıyılarında önemli bir Lykia kenti olan Patara'da doğmuştur. Bir rivayete göre hayat hikayesini sizlerle paylaşıyorum.

M.S. 300'e doğru Patara refah içindeyken kentte yaşayan zengin buğday tüccarının bir oğlu olur ve ona Nicholaos adı verilir. Doğduğunda göğün bir hediyesi, ana-babasının dualarının ve sundukları adakların bir meyvesi, fakirlerin bir kurtarıcısı olarak dünyaya geldiğine işaret edilmiştir. Daha gençliğinde bile mucizeler yarattığına inanılır. Bu inanca göre inşa halindeki bir kilisenin yıkılmasıyla enkaz altında kalan Nicholaos, annesi ağlayıp inlerken, üzerine yığılan taşların altından sağlam olarak kurtulmuştur.Bir süre sonra babası öldüğünde büyük bir servetin tek mirasçısı olmuş ve servetini yoksullara yardım için harcamaya karar vermiştir. Bu sırada Patara'da önceleri çok zengin olan bir şahıs fakirleşmiş ve kızlarının çeyizini yapamayacak duruma gelmiştir. Çaresizlikten kızlarını satmayı bile düşündüğü bir anda, Nicholaos durumu görerek onlara yardım etmeye karar verir. Kendini belli etmemek ve aynı zamanda gururlarını kırmamak için kızların evine gece gider. Onlar uykuda iken büyük kızın açık olan penceresinden çeyizine yetecek olan bir kese altını içeri atar. Sabah parayı bulan büyük kız çok sevinir ve kötü durumdan kurtulur. Daha sonra ortanca ve küçük kızın çeyiz paralarını da karşılamak isteyen Nicholaos, pencereleri kapalı olduğu için bacadan atar. İşte Noel Baba'nın yılbaşında hediye bırakma öyküsü böylece doğar. İkonalarda ve resimlerde de Nicholaos'ın üç altın top ile gösterilmesi bu yüzdendir.Demre'nin kaya mezarları, antik tiyatro ve Noel baba kilisesi ziyaretlerimiz sonrası Kaş'a doğru tekrar yola devam ediyoruz.Kaş'a 10 km. kala gördüğümüz Üçağız(Kekova) tabelasından sola dönerek yaklaşık yarım saatlik bir yolculuk sonrasında Üçağız köyüne ulaşıyoruz.Bu köy bir balıkçı kasabası, doğal liman olmuş iskelesi ile köyde teyzeler deniz kabuklu yazmalar satarak,gözleme yaparak geçiniyorlar.Baylar ise hepsi birer uzman kaptan Kekova'ya tekneleri ile turlar düzenliyorlar.Önünde gelişi güzel dizilmiş adalar, sevimli küçüçük bir koy olan Üçağız'dan Kekova ve Simena(Kaleköy'e) tekne turu çok daha mantıklı olduğu için burada 70 tl' ye kiraladığımız bize ozel tekne ile 1,5 saatlik tekne turuna çıkıyoruz. Simena (Kaleköy) ve batık şehir Kekova 'yı denizden seyrederek tekne'de güneş'in tadını çıkarıyoruz.Bir dahaki gelişimizde kekova pansiyonda en az bir gece gecirmeye söz vererek, Yarım saatlik yüzme molamızın ardından, köye geri dönüyoruz.

Gerçekten cok keyifli ve mutlaka yapılması gereken bir tur.Denizin rengine bakar mısınız?

Özellikle üçağız köyünden hareket etmenizi öneririz zira kaştan bu tur 4 saat gibi bir süre tutuyor ve zamanın çoğu açık denizde geçiyormuş. Yola devam ederek, Kaş'a ulaşıyoruz.Kaş macera ve önerilerim için yarın beni okumaya devam edin ...

Hiç yorum yok: