Hedefler üzerine başarılı bir makale.Paylaşmak istedim...
Her sene yeni yıla girerken hepimizin hedefleri olur ve hayatımızda bir çok şeyi değiştirmek, geliştirmek için kararlar alırız. Fakat bu gelişimleri ve değişimleri gerçekleştirebilecek tek kişi olan kendimizi değiştirmedikçe bir de bakarız ki hedeflerimizin bir çoğu daha Şubat ayında rafa kalkmış ve eski alışkanlıklarımızla sürdürdüğümüz hayatımız bir önceki yıldan farksız akıp gitmekte... Peki bu yılın diğerlerinden farklı olması ve hayallerimizi gerçekleştirmemiz, hedeflerimize ulaşmamız nasıl mümkün olabilir?
Öncelikle her şeyin güçlü bir niyetle başladığı gerçeğini kabul etmekte fayda var... Bu yılı belki de şu ana kadar yaşadığımız hayatımızın en iyi, en parlak, en mutlu yılı yapmaya, kendimizi tüm içtenliğimizle ifade edebildiğimiz ve yıllardır olmak istediğimiz insan olmaya, her sabah tutkuyla ve heyecanla güne başlamaya, her dakikayı keyifle, dolu dolu ve tanımladığımız en önemli amacımıza yönelik yaşamaya kararlı mıyız? Buna niyetimizi öncelikle tüm samimiyetimizle ortaya koyabilir miyiz? “Niyet” kendi kendimize söz vermek ve içimize günlük hayatımızda bizi yönlendirecek bir pusula yerleştirmek gibidir... Tabii kritik olan, hedeflerimize ulaşmamız ve arzu ettiğimiz gelişimi gerçekleştirmemiz için, istisnasız her gün bilinçle ortaya koyduğumuz niyetimizi azim, içten bir bağlılık ve disiplinle takip etmemiz gerekmekte olduğunu unutmamamız! Peki nasıl gerçekleştireceğiz bu hayallerimizi süsleyen yılı yaşama planımızı?
Bu bilinçli niyeti içimize yerleştirmek için de yine bilinçli bir çaba sarfetmek gerektiği oldukça net herhalde çoğumuz için... Araştırmalar bir alışkanlığı ve davranışı değiştirmenin yirmisekiz gün alacağını söylüyor. Aynı şekilde bilinçli niyetimizi, gizli pusulamızı içimize yerleştirmenin de sadece yılbaşı gecesi dileklerimizle mümkün olmadığı yıllardır gerçekleşmeyen planlarımızı düşündüğümüzde net olarak görülmekte... Bu da zaten uzun zamandır çoğumuza artık bazı şeylerin farklı şekilde yapılması gerektiğini düşündürüyor olabilir! Her gün sabah ve akşam en az üç dakika niyetimize odaklanarak, gün içinde de niyetimizi hatırlatacak şeylere birkaç dakikamızı olsun ayırarak ciddi mesafe katedebileceğinizi söylesek acaba ilginizi çeker miydi ?
Eğer bu yıl hayallerimizi gerçekleştirmeye niyet ettiysek artık mutluluk için ön şartın da sorumluluğunu taşımanın zamanı gelmiş demektir! Nasıl mı? Belli bir miktar param olduğunda... Bir ev aldığımda... Okulu bitirdiğimde... İdeal kiloma indiğimde... İşe girdiğimde... gibi çeşitli koşullara bağlı ertelemenin aslında mutluluğumuzu da, hayallerimizi de ertelerken bizim anın gerçekliğini yaşamamızı da engellediğini anlamamızda büyük fayda var. Bu hayallere başka bir bakış açısıyla yaklaşmak, arkasında koştuğumuz şeyi yakaladığımızda ne hissedeceğimizi anlamak bizim aslında aradığımızın bir amaç veya bir sonuç olmadığını bir duygu olduğunu fark etmemizi sağlayacaktır. “Mutlu olmak” dediğimiz “sonuç” gerçekte nedir? Kendimizi sevilmiş, desteklenmiş, onaylanmış, ilgilenilmiş, güvende, değerli, güçlü, önemli, özel hissetmek midir? Bunu anlayabilmek için kendimize “hayallerime ulaştığımda nasıl hissedeceğimi düşünüyorum?” diye soralım. Bu noktada en belirleyici olan hayallerimizi bizden uzakta ve gelecekte gerçekleşebilecek güzel günler olmaktan çıkarıp, adeta gerçekleşmiş gibi hissedebilmek çünkü hayallerimizi gerçek yapabilmek için onlara inanmamız, inanmamız için de bilincimizin, bilinçaltımızın hatta tüm “hücrelerimizin” en derinliklerine kadar onlara ulaşmanın vereceği duyguyu işlememiz, yerleştirmemiz gerekmekte...
Bunu gerçekleştirdiğimizde kendimize soracağımız diğer soru: “Bu hayali gerçekleştirmek için hangi niteliklerimi geliştirmeliyim? Nasıl bir insan bunu kolaylıkla yapabilir?” olmalıdır. Hayalimizi gerçekleştirmek için hangi niteliklere sahip olmamız gerektiğini belirlediğimiz nokta da geriye sadece bu nitelikleri geliştirmek için gereken adımları atmak kalıyor. Örneğin en büyük arzunuz kendinize, ailenize, işe ve eğlenceye zaman ayırabileceğiniz dengeli bir yaşamsa, acaba geliştirmeniz gereken yeni yaklaşım daha planlı olmayı, daha disiplinli olmayı, belli önceliklerini tanımlamış olmayı ve bazen de “hayır” diyebilmeyi içeriyor mu? Her gün “davranışlarımızı geliştirdiğimiz” farkındalığı ile bu kritik olduğunu gördüğümüz niteliklerimizi beslediğimizde doğal olarak gitmek istediğimiz yöne doğru daha hızlı yol almak mümkün olabilir, değil mi?
Peki geçen sene de hedeflediğimiz bu hayallerimize neden kavuşamadık? Bu yıl hayallerimizi gerçekleştirmek için bizi nelerin engellediğini bilmemiz, bizi sınırlayan ve kendimizi iyi hissetmekten alıkoyan her ne ise bunun tam tersi bir niteliği bilinçli bir tercihle oluşturmamız gerçek farkı yaratabilir. Bizi engelleyen davranışlar herkes için farklı olsa da bazı alışkanlıklarımız var ki bir çoğumuzun ortaklaşa düştüğü tuzakların başında geliyor.
Bu yıl belki hayal bile edemediğimiz kadar güzel bir yılı yaşamamız için geliştirebileceğimiz tek şey olan kendimizi geliştirerek hayatımızın her anına bol “artı değer”ler katabilmeyi diliyoruz.
Ayşe Öztuna
Profil International
3 yorum:
Bu güzel paylaşımın için çok teşekkürler özgeçiğim. Umarım hepimiz 2010'da dilediğimiz hedeflere ulaşırız. Ayşe Hanım'la bizzat tanışmış olduğumdan ona da bu vesileyle teşekkürlerimi selamlarımı iletiyorum. Sevgiler:)
Yazı güzel,doğruları vurgulamış iş bize bunu uygulamak kaldı
merhaba yazıyı çok beğendim bişeyleri erteleyip durmak bize hiç bir şey kazandırmıyor harekete geçmek lazım..bu arada bende mimar adayıyım okumaktayım hala:) inş. bende bitirip mesleğimi yapmaya başlarım.. benim blogumada göz atarsanız sevinirim http://www.caddemoda.blogspot.com/
Yorum Gönder